Çepni Mustafa Can
Türkiye İnternet Gazetecileri Derneği Kocaeli İl Temsilcisi
Editörhaber.com.tr & Gebzeninsesi.com Genel Yayın Yönetmeni


---

Türkiye’nin dört bir yanında kuraklık ve su sıkıntısı giderek daha görünür hale gelirken, Giresun’un Yağlıdere ilçesi de bu yaz ciddi bir krizle yüz yüze kaldı. Yıllarca gürül gürül akan, bölgenin can damarı olan Yağlıdere Deresi, yapılan testler ve yanlış müdahaleler sonucunda adeta kurutuldu.

Bugün gelinen noktada mevcut Belediye Başkanı Yaşar İbaş, sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlarda “suyun azaldığını, bitme noktasına geldiğini” ifade ederek vatandaşlara bahçe sulamalarını ertelemeleri yönünde çağrılar yapıyor. Bu çağrı, aslında büyük bir gerçeğin itirafı: Yağlıdere artık susuzlukla karşı karşıya.


---

Sorumluluk Kimde?

Burada sadece bir kişiyi veya kurumu işaret etmek kolaycılık olur.

Bu sürece göz yuman başta iktidarın bölgedeki temsilcileri, milletvekilleri, valilik ve İl Özel İdaresi büyük sorumluluk taşıyor.

Fakat en büyük boşluk, doğasına sahip çıkmayan, derelerine, suyuna, toprağına ses çıkarmayan bölge halkında ortaya çıkıyor.


Artvin’de, Rize’de, Türkiye’nin farklı noktalarında çevresine sahip çıkan halk örneklerini gördük. Ne yazık ki Giresun’da aynı toplumsal refleksi görmek mümkün olmadı. Bu pasiflik, bugün yaşanan susuzluk sorununu daha da derinleştirdi.


---

STK’lara Tarihi Görev

Asıl meseleye gelelim… Türkiye’nin dört bir yanında “Yağlıdereliler Derneği” veya “Giresun” ismiyle faaliyet gösteren dernekler var. Ancak bu dernekler çoğu zaman yalnızca çalgı-çengi geceleri, ziyaretler ve fotoğraf kareleriyle gündeme geliyor. Oysa bugün görevleri çok daha büyük:

Toplumsal duyarlılığa öncülük etmek,

Giresun’un meydanında yerel ve ulusal basının katılacağı bir manifesto açıklamak,

Gerekirse protesto organizasyonu yaparak siyasi iradeyi harekete geçirmek.


Çünkü su meselesi siyaset üstü, yaşamın bizzat kendisidir.


---

Çözüm Önerileri

1. Derelerin Korunması: Yeni HES ve benzeri projeler planlanırken çevresel etki değerlendirmeleri (ÇED) şeffaf şekilde yapılmalı.


2. Su Kullanım Planı: Yerel belediyeler, DSİ ve İl Özel İdare iş birliğiyle su kaynaklarının kullanımına dair orta-uzun vadeli plan hazırlanmalı.


3. STK ve Derneklerin Harekete Geçmesi: İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerdeki Giresun/Yağlıdere dernekleri yalnızca kültürel etkinliklerle değil, çevre bilinci ve farkındalık kampanyalarıyla öne çıkmalı.


4. Vatandaş Katılımı: Bölge halkı, bahçe sulama, kaçak su kullanımı gibi konularda bilinçlendirilmeli; birlikte denetim mekanizması kurulmalı.


5. Basın ve Kamuoyu Desteği: Yerel ve ulusal basın, sadece sorun olduğunda değil, çözüm süreçlerinde de kamuoyu oluşturmalı.


6. Siyasetin Sorumluluğu: Bölge milletvekilleri ve yöneticiler, sadece seçim zamanı değil, bu tür kritik meselelerde de masaya oturmalı ve sorumluluk almalı.

 


---

Sonuç

Kendi suyuna, deresine, toprağına sahip çıkmayan bir toplum, her zaman kaybetmeye mahkûmdur. Yağlıdere’nin geleceği için artık söz değil, eylem zamanıdır.

Eğer bu adımlar atılmazsa, Giresun’un gelişmiş illere göre pasif kalmasının, susuzluğun ve doğa kayıplarının devam edeceği açıktır. Bugün harekete geçmeyenler, yarın çok daha büyük bedeller ödemek zorunda kalacak.


---

Bu yazı yalnızca bir uyarı değil, aynı zamanda bir çağrıdır:
Yağlıdere susuz kalıyor. Peki, biz ne yapıyoruz?