Türkiye son kırk yıldır terörün gölgesinde bir mücadele veriyor. Bu mücadele sadece dağlarda, operasyon sahalarında değil; evlerde, meydanlarda, sokaklarda, yüreklerde veriliyor. Bu toprakların acısı da direnci de ortak. Bu nedenle terörle ilgili atılan her adım, yapılan her yorum veya alınan her karar, milletin hafızasında derin bir iz bırakıyor.

Son günlerde bir polis memurunun, terör örgütü elebaşıyla görüşme iddiaları üzerinden AK Parti ve MHP’ye yönelik sitemi ülke gündemine oturdu. O polis memuru şunu söylüyor:

“Bu süreç başladığından beri uyku uyuyamıyorum. Son sözü her zaman Türk milleti söyler.”

Bu cümle bir güvenlik görevlisinin iç yangınıdır. Siyasi bir çıkış değil; devletine ve milletine duyduğu sadakatin ağırlığıdır. Sokakta asayiş sağlayan değil; sınırda, operasyonda, pusuda nefesini tutarak görev yapan bir evladın feryadıdır bu.

Kimine göre haklı, kimine göre haksız…
Ama bir gerçek var ki; Türkiye’de terörle mücadele edenlerin duygularını yok sayan, bu ülkenin ruhunu anlamaz.


Türk–Müslüman Devlet Geleneği: Devlet Bekası Kutsaldır

Türk-İslâm geleneğinde devletin bekası, milletin birliği ve vatanın bütünü kutsaldır.
Bu kültürde devlet yalnızca bir kurum değil, emanettir; geçmişten geleceğe uzanan bir sığınaktır.

Bu nedenle terör örgütüyle veya onun lideriyle ilgili her iddia, toplumda refleks oluşturur.
Bu millet, acıyla yoğrulmuştur. Her şehit haberi, her mayın patlaması, her pusuda kaybedilen can, hafızasında canlıdır.

Devlet bazen konuşur, bazen diplomatik kanalları dener. Bu bir yöntemdir.
Ancak vatandaş şunu ister:

Devlet ne yapıyorsa güçle yapsın, onurla yapsın, milletinin vicdanına yaslanarak yapsın.


Polise Hak Veren de Var, “Devletin Bildiği Doğrudur” Diyen de…

Bu açıklama sosyal medyada iki kesimi karşı karşıya getirdi:

Bir kesim:
“Polis haklı; terörle görüşme olmaz.”

Diğer kesim:
“Devlet aklı bazen bizim görmediğimizi görür.”

Türkiye gerçeğinde bu iki görüşün de bir karşılığı var.
Çünkü bu millet hem adaleti ister, hem huzuru; hem onuru ister, hem birliğini.

Biz gazeteciler de biliyoruz ki toplumun nabzı hiçbir konuda terör kadar hassas değildir.
Terör bu ülkede sadece bir güvenlik sorunu değil; bir vicdan sorunudur.


Terör Biterse Ne Olur? Ekonomiden Sosyal Hayata Büyük Bir Dönüşüm

Türkiye, terörün tamamen bittiği bir ülke haline geldiğinde, sadece gözyaşı dinmeyecek; aynı zamanda yepyeni bir ekonomik ve sosyal dönem başlayacaktır.

  • Şehit haberleri gelmeyecek…

  • Binlerce ailenin yüreği yanmayacak…

  • Şehit yakınlarına yapılan ödemeler doğal olarak ortadan kalkacak, devlet bütçesi rahatlayacak…

  • Şehit yakınlarına verilen memuriyet hakları terp edecek, kamu personel yükü hafifleyecek…

  • Operasyon maliyetleri azalacak…

  • Güvenlik bölgelerine yatırım artacak, turizm genişleyecek…

  • Uluslararası sermaye güven ortamını fırsat görecek…

Bugün terörle mücadele için ayrılan devasa kaynaklar, yarın eğitime, sağlığa, gençliğe, teknolojiye aktarılacak.
Bu bile tek başına Türkiye’yi birkaç adım ileri taşır.

Kısacası terörün bitmesi, sadece barışı değil, ekonomik dirilişi de beraberinde getirir.


Devlet Aklı ile Millet Hassasiyeti Çatışmaz; Birbirini Tamamlar

Bugün tartışılan mesele bir polis memurunun sözlerinden çok daha derindir.
Bu, devlet aklı ile millet vicdanı arasındaki ince çizgiyi yeniden hatırlatmıştır.

Devletin amacı bellidir:
Terörü bitirmek.

Milletin beklentisi bellidir:
Onuruyla, birliğiyle, değerleriyle yürütülen bir süreç görmek.

Eğer bugün bir polis memuru sitem ediyorsa, bu toplumun teröre karşı ne kadar hassas olduğunun göstergesidir.
Duygusal bir çıkıştır ama haksız değildir.
Çünkü bu memleketin evlatları 40 yıldır bu yükü taşıyor.

Devlet de bu hassasiyeti gözetmeden hiçbir adım atamaz.


Sonuç: Terörün Son Bulduğu Gün, Türkiye Gerçek Yüzyılına Girecek

Türkiye, geleceğin büyük ülkesi olmak istiyorsa terör belasından tamamen kurtulmak zorundadır.
Bu sadece bir güvenlik meselesi değil, medeniyet yürüyüşünün kapısıdır.

Devlet konuşacaksa milletin vicdanını gözeterek konuşmalı,
Millet değerlendirecekse devletin aklına güvenerek değerlendirmeli.

Türkiye’nin gücü buradadır.

Ve o polis memurunun dediği gibi…

“Son sözü Türk milleti söyler.”

Türk milleti konuştuğunda ise bu topraklarda terör değil, birlik hüküm sürer.

Çepni Mustafa Can